Her şeyin bir kuralı var. O ayakkabıyı o elbiseyle giyemezsin, kırmızı hiç pembeye yakışır mı, erkek işine kadın yarışır mı ya da en nefret ettiğim o metin öyle yazılır mı! Size çok net şunu söyleyebilirim neyi nasıl yapmak istiyorsan öyle yap. İster “o ayakkabıyı o elbiseyle giy ya da o metni öyle yaz” çünkü bu senin hikayen. Yapamazsın diyenler sadece yardımcı kahramanlar. Kuralları koyanlar ise bence geçmişte başkalarının yaptığını kıskananlar. Özgür ol, gerçek ol. Sınırları koyanlar o sınırlarla çakılmış ve asla ileri gidemeyenlerdir bunu unutma. Hem zaten tarih yazanlar bile başkalarının yapma dediklerini yaptığı için adlarını biliyoruz. Mesela Şinası bey ilk tiyatro oyununu yazdı bununla da kalmadı Türk edebiyatında ilk kez noktalama işaretlerin o kullandı. Düşünsene o bunu yapmasaydı cümleler asla bitmeyecek metinle asla şimdi okuduğumuz gibi anlamlı olamayacaktı hatta belki arkadaşlarınla konuşurken ya da sevgiline trip atarken ünlem kullanamayacaktın. Biliyor musun küçükken bana sıkça söylenen bir yapmam vardı. Yeni bir elbisem olduğunda ya da şık dur şimdi giyme özel bir yer olur o zaman giyersin derdi annem. Bu tutum nedeniyle hiç giyemediğim öylece dolabımda eskiyen birçok kıyafetim oldu. Ben de bu duruma dayanamayıp en güzel kıyafetlerimi sokakta oyun oynarken giymeye başladım. Daha o zamanlardan bir leydi olmadığım anlaşılmıştı ama zaten ne bir prenses ne de bir leydi olmak istemiyordum. Sende leydi olmak zorunda değilsin ne olmak istiyorsan o olma konusunda özgürsün. Sen bu hikayenin baş kahramanısın öyle davran ve korkma. İnsanlar sana dönüp şuna bak ne yapmış diyebilir dinlememe senin için önemli olan onların ne dediği olmasın senin ne yaptığın olsun. Ha bide sana inanıyorum sen yaparsın.